Görüntülenme Sayısı: 1597
21. YILINDA 17 AĞUSTOS DEPREMİNİ UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ AMA DERS DE ALMADIK.
17 Ağustos 1999 depremi, 17 Ağustos 1999 sabahı saat 03:02'de gerçekleşen, Kocaeli Gölcük merkezli deprem.
Rihter ölçeğine göre 7,5 büyüklüğünde gerçekleşen deprem, büyük çapta can ve mal kaybına neden oldu.
17 Ağustos depremi, tüm Marmara Bölgesi'nde, Ankara'dan İzmir'e kadar geniş bir alanda hissedildi.
TBMM Araştırma Komisyonu Raporuna göre,
Ölüm : 18.373
Yaralı : 48.901
Kayıp : 5.840
Sakat : 505
Kişi olarak belirlendi.
Aynı raporuna göre;
Yıkılan veya çeşitli düzeylerde hasar gören bina sayısı : 364.908.
Yıkık-ağır hasarlı bina sayısı : 112.735.
Orta hasarlı bina sayısı : 124.131.
Az hasarlı bina sayısı : 128.042.
Depremin verdiği zararın en az 20 milyar dolar olduğunun tahmin edilmesi afetin büyüklüğünü göstermesi açısından önemli.
Sonuç olarak bu doğal afet, Türkiye'nin yakın tarihini derinden etkileyen en önemli olaylardan biri olarak hatırlanacaktır.
SEBEP ÇARPIK YAPILAŞMA
Depremin bu kadar çok can kaybına yol açmasının sebebi olarak kaçak yapılar, standartlara uygun olmayan binalar ve daha ucuza mal etmek için malzemeden çalan müteahhitler, aktif fay hattı önceden bilinmesine rağmen bu hat boyunca yoğun yapılaşma, sulu alüvyon zemin üzerinde yapılaşma vb sebepler gösterilmektedir.
Depremden sonra tüm Türkiye'de geçerli olmak üzere Deprem Yönetmeliği çıkarılmış, zorunlu deprem sigortası gibi birtakım düzenlemeler getirilmiş olsa da, inşa edilen yeni binaların halen depreme karşı dayanıklı olarak inşa edildiklerini ve denetimlerinin sağlıklı yapıldığını söylemek zordur.
DAVALAR SONUÇ VERMEDİ
Yapım hatalarından çöken binaların müteahhitlerine yaklaşık 2100 dava açıldı. Bu davalardan bir çoğu hukuki boşluklardan yada zaman aşımı sürelerinin dolması nedeniyle zaman aşımına uğradılar ve düştüler. Olan yine ne yazık ki sağlam yapılarda oturmayan vatandaşlara oldu.
Ülkemiz; jeolojik yapısı, topografyası ve iklim özellikleri sebebiyle afetlerden çok fazla etkilenen ve yüksek derecede risk taşıyan bir coğrafyada bulunmaktadır. Araştırmalara göre yurdumuzun yüzde 92'sinin deprem bölgesi içerisinde yer aldığı ve barajlarımızın da yüzde 93'ünün deprem bölgesinde olduğu belirtilmektedir.
Deprem konusunda; çocuklar, anne ve babalar, öğretmenler ve tüm vatandaşlar olmak üzere 7’den 70’e her bireyi bilinçlendirilmekle beraber denetimleri sıkılaştırmak ve yaptırımları uygulamak için Devlete ve sivil toplum kuruluşlarına büyük bir görev düşmektedir.
7’nin üzerinde olacağı tahmin edilen ve özellikle İstanbul’u etkileyecek olası bir depremde bazı hesaplamalara göre 40.000’in üzerinde can kaybının beklenmesi, aradan geçen 21 yılı çok iyi değerlendiremediğimizi, hala kazırlıksız olduğumuzu, kentsel dönüşümün doğru ve hızlı bir şekilde tamamlanamadığını ve kırsal dönüşümün ise gündemde olmadığını göstermektedir.
Umarız ve dileriz olası depreme hazırlıksız yakalanmaz, en az kayıp ve zararla atlatırız.
Bu ülke bizim ve başka ülkemiz yok.
Devlet dahil olmak üzere ker kurum ve kişiyi düşen görevi yerine getirmeye çağırıyoruz.
17 Ağustosu unutmayalım, unutturmayalım.
17 Ağustostan ders alalım…
Depremde hayatını kaybedenleri bir kez daha rahmetle anıyoruz.
BASK YÖNETİM KURULU